CİNİ SANATI
KISACA ÇİNİ TANIMI,TARİHİ, ÜRETİM AŞAMALARI
Çini içi ve dışı veya tek yüzü sırlı, sıraltı boyalarıyla dekore edilerek geleneksel
motiflerle süslenişi seçili malzemeyle yapılmış olan, mimariye bağlı olarak gelişen bir
sanat türüdür. Çiniden seçili malzemeler yapılmış olması, Selçuklu kaynaklarında
çininin bir iksir olduğu şeklinde vurgulanmaktadır.
Çini kelimesinin 'i' ilgi harfiyle türetilmiş olması ilk bakışta çiniciliğin Çin'den geldiği
kanısını uyandırmaktadır. Ancak çiniciliğin Türklere özgü bir sanat olduğu sanat tarihi
uzmanlarınca kabul edilmektedir.
Çinicilik çok eski tarihlere, Asurlular zamanına kadar dayanan bir doğu sanatıdır.
Antik çağda Mısır, Mezopotamya, İran ve Girit kültürlerinde mimari bezeme öğesi
olarak çini kullanılmıştır. Mimaride M.Ö.3000 yılında, İslam mimarisinde ise
9.yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır.
İlk olarak Türkler, Orta Asya’da çini imal etmişlerdir. Orta Asya’da bulunan Kaşan
şehri sebebiyle Kaşi diye adlandırılan çinilere ilişkin bu şehirde, Turfan, Aşkar ve
Koça bölgelerinde yapılan kazılarda bulunan fırın artıkları ve parça çiniler, Türklerin
çok eski devirlerde, 8.yüzyıldan önce çiniyi bir sanat dalı olarak ele aldıklarını
gösteren verileri barındırmaktadır.
Mimaride kullanılan çiniye 18. yüzyıla kadar "Kaşi", çini eşyaya (tabak, vazo, kase
vb.) de "Evani" (kapkacak) adı verilmiştir. O dönemde Çin'den ithal edilen
porselenlerin ün kazanmalarından ötürü, Türk yapısı "Kaşi" ye, kalitesinin yüksekliğini
vurgulamak için "Çini" denmeye başlanmıştır.
Selçuklular'ın 1071'de Bizanslılar`ı yenmesinden sonra Anadolu, hem Selçuklular
hem de çiniler için yeni bir vatan olmuştur. Bu topraklardaki çini sanatı, 13. yüzyılda
Selçuklu mimarisinin doruğa ulaştığı dönemde gelişmiş ve buna bağlı olarak da pek
çok camii, medrese, türbe ve saray duvarları çinilerle bezenmiştir. Başlıca turkuaz,
kobalt ve mor renklerin kullanıldığı geometrik desenli çini ve çini mozaikler iç
mekanlarda tercih edilirken, dışta da sırlı veya sırsız tuğlalar kullanılmıştır. Figürlü
sanat eserlerini kullanmaktan çekinmeyen Selçuklu sanatkarlar özellikle hayvan
tasvirlerinde çok başarılı olmuşlardır.
14. yüzyılda Anadolu Çini sanatı Osmanlılar ile birlikte yeni bir boyut kazanmıştır.
Özellikle 15 ve 17. yüzyıllar arasında İznik, önemli bir çini ve seramik üretim merkezi
haline gelmiştir. Burada üretilen çiniler başkent İstanbul'daki saray duvarlarını
süslemiştir.
Çeşitli tekniklerle zenginleşen bu süsleme sanatı, hep mimariye bağlı kalmış, onun
üstünlüğünü ezmemiş, ama renkli bir atmosfer yaratarak mekan etkisini arttırmıştır.
Anadolu Selçukluları ile çok yaygın ve çeşitli tipteki mimari yapıtlar üzerinde büyük bir
gelişme göstererek varlığını günümüze kadar sürdüren çini süslemesinde, her
dönem, bir önceki dönemin teknik üstünlüğünü sürdürmekle birlikte yeni teknik buluş
ve renklerle bu sanatı zenginleştirmiştir. Örneğin Selçuklu çinileri kare, dikdörtgen
veya altıgen şeklilerinde hazırlanıp, yüzlerinde mavi lacivert, toprak sarısı, turkuvaz,
siyah, kahverengi gibi sırla karıştırılmış renklerle boyanıp pişirilmiş olup, alçı veya
horasan harç üzerinde aplike edilmiş, mozaik şeklinde yapılmış süslemelerdir.
Geleneksel Türk sanatlarından olan çini, genellikler mimari yapıların, cami, köşk,
saray ve benzeri yapıların iç ve dış süslemelerinde kullanılmış bir seramik türüdür.
Bu çiniler ikiye ayrılır.
1- Duvar çinileri (kaşi)
2- Evani (Tabak, vazo, kupa, kase, sürahi, bardak ve benzeri seramik türleri)
Çini ortaya koyduğu çok renkli geniş yüzey alanlarını kaplama özelliği ve kalıcılığı ile
Türk süsleme sanatının en önemli unsuru ve malzemesi olmuştur. Çini süslemenin
önemi, 3 ana özelliği ile açıklanmaktadır:
1- Çok renklilik: Çini süsleme ile renk unsuru çok renkli olarak mimari ifadeye
katılan bir boyuttur.
2- Geniş yüzey alanlarını kaplama özelliği: Genellikle kare levhalar halinde
yapılan çiniler süsleme materyalini vermektedir. Birkaç metrelik panolar
halinde hazırlanan düzenlemeler yanında özellikle tekrarlanan süslemenin yer
aldığı geniş yüzey alanı kaplamıştır.
3- Kalıcılık: 900° dolaylarında bir ısıda fırınlarda pişirilen çini levhalar, çiniyi
süslemenin en kalıcı unsuru haline getirmiştir. Çini üzerinde yer alan süsleme
desen olarak sonsuzluğa uzanan bir süreklilik kazanmaktadır.
Türk çini sanatında uygulama teknikleri şunlardır:
1- Mozaik çini tekniği: Bu teknik 13.yüzyılda Anadolu Selçuklu çini sanatına
kişiliğini kazandıran ve Osmanlı döneminin varlığını 15. yüzyıl sonuna kadar
sürdüren bir tekniktir.
2- Ana teknik: Özelliği süslemenin, süsleme örneğinin doğrudan çinkolu saydam
olmayan renkli sır ile yapılmasıdır. Bu teknikte levha üzerinde renkli sır ile
boyama söz konusudur, renkli sır tekniğinde levha üzerinde süsleme
örneğinde krom oksit bir bileşimle tekrar çizilmiş, kontür olarak verilmiş bu
şekilde fırınlanan renklerin birbiri içine akması önlenmiştir.
3- Sır altına boyama tekniği: 13. yüzyılda Anadolu Selçuklu çini sanatında
kullanıldığı gibi, 16.yüzyılın ikinci yarısında da Osmanlı’da gelişmesini
tamamlayan bir çini tekniğidir.
4- Perdah tekniği: Bir sır üstü tekniğidir. Beyaz astarlı renksiz saydam sırlı
levhalar üzerinde altın ve gümüş tozları ile süsleme yapılmakta ve
fırınlanmaktadır.
İznik Çinilerinin Üretim Aşamaları
İznik çinileri 4 katmandan oluşur.
1.Çamur hazırlama
• 2. Astar hazırlama
• 3. Boya hazırlama
• 4. Sır hazırlama
1 Çamur Hazırlama
• Temel olarak %60-80 oranında kuvars,%12-14 arasında fluxs (ergitici),plastikliği sağlamak amacıyla %8-10 arasında kil kullanılmaktadır.
• Su ile karıştırılarak elde edilen bu hamur granül hale getirilerek istenilen şekillerde pres yardımıyla şekillendirilir
2 Astar Hazırlama
• Bünyeye göre daha ince öğütülmüş kil,kuvars ve firit karışımından oluşan bir astar tabakası ile yüzey kaplanır.Bu işlem daha beyaz bir renk ve dekor için daha pürüzsüz bir yüzey elde etmek içindir.Astar genellikle akıtılarak veya daldırma yöntemiyle uygulanır.
• Şekillenmiş astarlanmış karolar 900-950 derecelerde ilk pişirimleri (bisküvi) yapılır.
3 Desen ve Kontür
• Birinci pişirimi yapılan çini plakalar üzerine desenler önce ince bir kağıdın üzerine çizilir.Sonra bu desen kağıdı ince iğnelerle delinerek çini plaka üzerine yerleştirilir.Bu deliklerden aşağı geçecek şekilde kömür tozu kağıt üzerine sürülür.Kağıt üzerindeki desen plakaya aktarılmış olur.
• Kontür işlemi ile desenin dış hatları belirlenir ve boyama işlemine geçilir.
tahrir işlemi
|
4 Boya Hazırlama
• Renklendirici olarak metal oksitler ve pigmentler kullanılmaktadır.Bunlar bilyalı değirmenlerde çeşitli katkılar yapılıp su ile öğütülerek kullanılırlar.Kullanılan boyalar su bazlı boyalardır.
• Bakır,kobalt,mangan,demir,krom oksit en çok kullanılanlardır.
• Çinilerde kullanılan boyaların renk oluşturması bazı faktörlere bağladır.Bunlar
• Sırın ve boyanın kimyasal bileşimi
• Fırındaki indirgenme ve yükseltgenme değerleri
• Fırın rejimi
5 Sır Hazırlama
• Çini sırları kurşun-alkali-silis,kurşun-alkali veya alkali-silikadır.
• Bilyalı değirmenlerde su ile öğütülen karışım akıtma,daldırma,püskürtme yöntemiyle sırlanacak yüzeye uygulanır.
• İkinci kez olarak sırlı pişirim 900-920 derecelerde yapılır.
• Bitmiş Ürün
0 yorum